DOLAR

19,0457$% 0.02

EURO

20,7506% 0.34

GRAM ALTIN

1.209,67%0,36

ÇEYREK ALTIN

19.667,04%-0,05

BİTCOİN

529695฿%-1.52465

ETHEREUM

33647Ξ%-1.70757

Öğle Vakti a 13:17
İstanbul PARÇALI BULUTLU
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

BİLİŞİM EGEMENLİĞİNİN YASAL BOYUTLARI

İnternet’in günümüz çağında bir nevi bizlere el ayak olduğununun hepimiz farkındayız. Tabii, birçok yararlı bilginin yanında olumsuz bir sürece imza attığı da açıkça ortada. Günümüzde ödevler, araştırmalar derken çocuklarında internetle iç içe olduğu bir serüvene ayak basıyoruz. Böyle bir ortamda çocukların sosyal medya kullanım işlevleri neler? Psikolog ve aynı zamanda hukukçu olan Sevgi Utlu Güngör merak ettiklerinizi cevaplandırdı.

İnternet kullanımında belirleyici biz miyiz? Neler yaparsak daha sağlıklı bir kullanıma sahip oluruz?

Yetkim belirleyici olsa, kesinlikle interneti kısıtlı kullanıma sokardım. Sosyal medyayı kontrollü kullandırırdım.Neden mi? Yaşam dinamiği olarak ben hayatın, insanların ,bütün canlıların doğa bütünlüğü içinde ve kendi döngüsünde harmanlanması gerektiğine inanan ve bu felsefeyi savunan bir insanım. Hayvanlar, canlılar, dünya hepimizin. Bitki örtüsü, yeşil hiçbir şeyi bozmadan, insanlar çok minimal ihtiyaçları dışında, hiçbir şeyi bozmadan yaşasınlar istiyorum.

Dolayısıyla bu anlamda, teknolojiye ve bilimi insanlar kötüye kullanmasınlar istiyorum.Örneğin atomun çekirdeğini bilim insanı parçalar. Ondan atom bombası mı yapacağınız yoksa kanser tedavisinde mi kullanacağınız size kalmış. Bilim size sunar, demem o ki,siz onu doğru kullanmak zorundasınız. Ama internet kullanımı dediğinizde, spesifik anlamda biraz orda durmak gerek.Özellikle çocukları olabildiğince geç tanıştırmak gerek bunlarla.  Kısıtlarım elimde olsa,saatli kullandırırım örneğin.

Çünkü; İnsanların çocukluk dönemi önemli, kişilik çocukluktan başlıyor ,  hayata katılma biçimimiz, dünyaya bir şey verme bu dönemlerde oluşuyor ya. Ondan diyorum,bir şey alma biçimimiz tamamıyla sanal bir ortamda, kendi iletişim biçimiyle, tanımadığı insanlar ve tanımadığı olgularla karşı karşıyasınız… Bir tür yabancılaşma – somutluktan – gerçeklikten uzak.

Bu çizgi filmler olabilir, oyunlar olabilir bir başkasıyla konuşmak olabilir ya da bilgiye erişim olabilir. Dolayısıyla bu anlamda çok sakıncalı buluyorum. Kesinlikle her insanın bundan mümkün olduğunca uzak kalmasını istiyorum. Bu işin bir kısmı, diğer kısmı diğer kullanılan ya da erişilen bilgilerin birçoğu, kitabi bilgilerden uzak ve bilgi kirliliğine de neden olabilecek şeyler. İnsanları yanlış da yönlendirebiliyor.

İnsan insana iletişim çok önemli. Çünkü; Siz bir meslek sahibi iseniz örneğin; öğretmenseniz, hekimseniz, avukatsanız, pastacıysanız ya da başka bir şeyseniz gidersiniz onun mantığını, ruhunu almış ve bilgisi belki daha az internet bilgisine göre ama  insan insanın ruhuna ve dokunmasına muhtaçtır. O salt bilgiyi oradan elde etmenizin bir anlamı yok, zarar da verebilir.

Bu anlamda insana dönüşü engellediği için, doğal yaşamı engellediği için karşıyım. Çok fazla zaman geçiriliyor ve bunun sakıncaları da var. İnsanın fizyolojik yapısına ve tıbbi sağlığına da çok fazla zararları var.  Yararları var kontrollü kullanmak gerekiyor ama biz bunu beceremiyoruz bu yüzden ben böyle bir yaklaşım sergiledim.

Çocuklar ve bizler açısından fazlasıyla sosyal medya ortamında maruz kaldığımız etkenler, ne tür psikolojik sorunları tetikler?

Yalnızlaştırıyor, hayal dünyasına itiyor. Görmediği bir şeyleri  ya da alanı eksik bilgiyle eksik görgüyle kendisi tamamlıyor. Yanlış sonuçlar çıkarabiliyor, yani karşılıklı iletişim olmadığı için, görülmediği ve tartışılmadığı için, geri bildirimi yok. Aynanız yok yani orada ve o tarz siteler, oyunlar çocuklar açısından özellikle, belli grupların mesajları da onlara veriliyor, bilinç altına kazılıyor. Mesela; “Şöyle giyinmelisin, şu görüşte olmalısın, şunu tüketmelisin, böyle savaşmalısın ,dünya acımasız ,bencil olmalısın, şurada şunu yapmalısın” bir de hazırda veriyor. Size hazır bir hedef koyuyor ve o hazır hedefi koyduğu için, sizin düşünce ve yaratıcılık gücünüz de ölüyor. Sizi tüketime sevk ediyor, sürekli satın almaya itiyor.

Ben buna kapitalist dünyanın oyuncağı diyorum. Çocuklarda ve ailelerde, hakikaten kontrollü kullanabilsek, akılcı kullanabilsek, bu eğitimlerden geçebilsek. Çünkü; anne babalar ,bakıcılar vs. genelde çocuklarından kurtulmak için izin veriyorlar . Saatlerce başında vakit geçirdiği için anne babalanın ya da bakıcının o çocukla ilgilenmesine gerek kalmıyor ve kendi işinde gücünde oluyor.  Gerçekler yani facebooktaki, yazışmalardan  birçok ailenin sadakat yükümü ve düzeni bozulabiliyor.

Bilişim suçları oluşmaya başladı. Bilgisayar yoluyla çeşitli suçlar işlenmeye başladı. Çocuk kaçırmadan tutun, takip etmeden, paraların hesabına geçirilmesi, kişisel bilgi ve verilerin ele geçirilerek değişik amaçla kullanılması, aklınıza gelebilecek her boyutta , yaşamımızda çok zararlı faktörler var. Bilgisayarın hem çocuklarda hem yetişkinlerde gereğinden fazla ve amaç dışı kullanımı depresyonlara neden olabiliyor. Hezeyanlara neden olabiliyor , kişilik bozukluklarına neden olabiliyor ve aile içi  etkileşimleri bozabiliyor. Uzun vadeli dönemde bunların sonuçları ortaya çıkabiliyor. Beyin tümörleri, göz bozuklukları, halüsinasyonlar, eklem bozuklukları ve fıtıklar gibi bir sürü rahatsızlıklara neden olabilmektedir.

Sosyal medya bağlamında, ‘twitter, facebook, instagram’ vs. bizim sosyal yaşantımıza birçok etkileri oluyor. Az önce de belirttiğiniz gibi. Peki bu sosyal medya sitelerinin bizim açımızdan yapay ilişkiler oluşturduğunu düşünüyor musunuz?

Yalnızlaştırıyor ve insanların birbiri ile bağını koparıyor. İnsanların birbiri ile bağı kopunca doğa ile de bağımız kopuyor. Yani hayvanla da kopuyor, bitki ile de kopuyor ve  üretkenliğimiz de bozuluyor. Artık dışarı çıkamaz falan oluyorsunuz. Her ne kadar yaşamı kolaylaştırıyor hissi verse de,  insanlara birçok kişiye ulaşımı evde otururken sağlıyor gibi verse de ,gerçek ve yasayan ilişkiler olmadığı için anlamsızlık ve hiçlik oluşuyor.

İnternetteki psikolojik  serüvenlerin etkileri ile sosyal medyadaki kişilerin birbirine olan hakaretleri bağlamında neler söyleyebilirsiniz? Yüz yüze tartışmak bile insanlar açısından önemlilik arz etmezken sanal alemde uzunca bir yaygara koptu. Bunu neye bağlıyorsunuz? İnternet ortamında ki yasal boşluklardan da kaynaklandığını düşünüyor musunuz?

Tabii, insanoğlunun internet ortamında ya da sanal ortamda birbirini bulması iletişimin niteliği açısından değil de, iletişime ulaşılabilirlik açısından kolay olduğu için ve karşı tarafıda görmediğimiz için, görmediğimiz insanlara çok daha fütursuz davranırız. Yani duygularımızı ve demek istediklerimizi olumlu ve olumsuz anlamda daha abartılı ve kolay gösteririz.

Örneğin; Hiç tanımadığınız bir insanı terslemek kolaydır, hani telefonda konuşmak birşeyleri ifade etmek daha kolaydır da, yüz yüze konuşmak daha zordur ya onun gibi düşünün. Çok kişi aynı anda birbirinden haberdar olup laf yarışına girdiği için birbirini görmeden tanımadan bir şeyleri söylemek, daha az sorumluluk gerektirdiği için bu tarz hakaretler ve laf yarışlarıda olabiliyor. Birbirlerini tetikliyor, yani bir tür ortamsal ipucu sağlıyor. Yani, o şeyden haberiniz olmasa kendi içinizde yaşayacaksınız, ama haberdar olupta başkaları da devreye girdi mi, siz de rekabete giriyorsunuz. O diyor benim neyim eksik..öyle bir domino etkisi oluyor ki, grup ruhu bulaşıcıdır ya hani bir grup ne yapıyorsa,  gruptaki diğer kişiler de ona uyar ya yani. Onun gibi bir sistemle çalışıyor.

Günümüzde aile bireylerinden tutun iş ortamlarına kadar internetle iç içeyken günlük ilişkilerimizin yansıması olarak boşanmaların ve bilinçsiz yapılan evliliklerin, arkadaşlıkların nedeninin bu sanal ortamdan kaynaklandığı kanaatinde misiniz?

Çok fazla  değil ama %10 oranında. Yapılan araştırmalara göre, birebir o sadece neden olmuyor, yani ortaya çıkarıcı kalıcı faktör olmuyor. İnsanların ilişkilerinde bazen sağlam gitmeyen zemin oluyor, bu tarz  şeylerde %10 oranında, bardağı taşıran son damla denir ya veya işin bahanesi denir ya, bahanesi oluyor işte. Başlı başına neden olmuyor . Boşanmaların arttıran ya da aile içi etkileşimi bozan neden olmuyor.

Tek başına internette sanal alemde dolaşmak olmuyor, bir şeyler ters gidiyordur zaten, yeterince çabalanmıyordur, zaten boşluklar vardır. Evlilikler boşlukları çok kabul etmez, yani evlilik kurumu çok boşluk kabul eden bir kurum değildir. Benim mesleki deneyimlerim bu, bu yüzden o boşlukları sağlıklı doldurmanın ve sağlıklı paylaşmanın yolunu bulmak durumunda bireyler. O boşluklarda böyle olaylar, işi kolaylaştırabiliyor.

Anne ve babaların genellikle internet ortamında küçük çocuklarının mahrem bölgelerini açık bir şekilde ortaya koyması, ne gibi etkilere yol açar? Psikolojik ve hukuki yönden bize yaptırımları nelerdir?

Çocukların  fotoğraf paylaşımının kesinlikle yapılmaması gerekiyor. Hiçbir koşulda yani belki çok nadiren aile paylaşımı olabilir. Çocukların sosyal medya kullanımı da karşıyım ben yani zaten konuşmanın başında da dedim ya çok erken yaşta tanışmamalılar. Ama maalesef yapacak bir şey yok. O ayrı bir şey. Ben kendi fikrimi söylüyorum. Gerçek olan benim önermediğim bana kalsa dediğim kısım, benim fikrimdir.  İnsanlar nasıl bir duyguyla durup dururken mahrem bölgeleri açıpta  resimlerini çekiyor anlamıyorum,hani amiyane deyimle neyin kafasını yaşarlar bilemem ki….Üstelik  biz muhafazakar bir toplumuz diye tanımlarız kendimizi, yeni böyle olmadık dünden bugüne de, hep öyleydik bunu reddetme şansımız da yok. Buna rağmen yapılıyor. TV kanallarına bakın, çok şaşıracağınız kişiler bile(sıradan muhafazakar insan yani) çıkıp en özel şeylerini paylaşabiliyor. Böyle bir toplumun nasıl olupta böyle şeyleri paylaştığını ben anlayamıyorum. Anlamakta güçlük çekiyorum ama yapanlar da çok değil, yapanlar da sanırım kendi kişilik yapılarıyla ilgilidir. Onları tanımak gerekir ve bir genelleme yapılamaz. Şu nedenle denemez. Mutlaka o ailenin ya da o kişilerin kendi geçmişleriyle ,kendi hayata bakış açılarıyla ve ya anlık basiretlerinin bağlanmasıyla falan ilgili duygu diye düşünüyorum. Senin sorduğun daha farklı herhalde ,bezsiz falan paylaşım daha çok erkek çocuklar için kabul gören bir şey değil mi? Ben sonuçta hiçbir şekilde çocukların sosyal medyada olmasından yana olan bir insan değilim. Resimlerinin de ya da çocuk paylaşımlarınında, ne açık- ne de kapalı, çok gerekmedikçe paylaşılmasını kabul etmiyorum.

İnternette ki  eser çalıntıları hakkında ki yaptırımlar nelerdir? Bilgilerimiz çalınıyor. Bununla ilgili olarak hukuki boyutları nelerdir?

Türk Ceza Kanunu’nda onların işte ‘bir yıldan beş yıla’ kadar cezalandırılmaları söz konusu oluyor.  Bu tarz suçların kanıtlanabilmesi veya insanların gelip bunu şikayet etmesi veya bu konuda oluşmuş bir hakların olması henüz söz konusu değil. Yani çok yaygın başvuru yok ama,şimdi akıllı teflonlarla yapılan tacizler falan var,gelip şikayetçi oluyor insanlar. Bunun sonucunda teknolojik manada biz çok güvendeyiz hukuki anlamda, diyebileceğim bir şey yok.

Çünkü şöyle bir şey var: Orada  örneğin bir eser, marka veya yazdığımız şeylerin izinsiz kullanımında öyle olabilmesi için, bir kere internet ortamında sizin yazdığınız şeylerin bir telif hakkı- bir başvuru olarak tanımlanmış -size özgülenmiş olması gerekiyor.  Oysa şöyle de savunmalar yapılıyor: Sosyal medyada herkes fikrini paylaşarak ve paylaşılan şeylerin paylaşılacağını bilerek bu sistemin içine giriyor, yani kamuya mal oluyorsunuz. Binlerce yüzlerce kişiye bunu bilerek hareket ediyorsunuz. Onun için böyle bir suç oluşamaz da deniyor. 

Açılan sahte hesaplar da olmak üzere bununla ilgili düzenlemeler bu kadar mı?

Evet. Ceza yaptırımları var. Kanıtlamanız gerekiyor.

“Kolay ulaşılan şeyler, kolay tüketilir ve ucuz olur.”

Ticari olarak internet üzerinden sağlık için ilgili ürünler temini konusunda neler düşünüyorsunuz? Zayıflama ilaçları olsun, televizyonda yaygınken artık internet ortamında da kendilerini göstermeye başladılar. Büyük bir sorun teşkil etmiyor mu?

Onlarda yasal şeyler değil. Hangi ortamda yapılırsa yapılsın. İster internet ortamında ister yerleşik dükkanlarında ister başka yerlerde. Bunlar zaten konuşmanın ilk başına dönelim. Ben yaşamın sağlıklı, doğal ve hakkaniyetli vesteril yaşanması gerektiğine inanan bir insanım. Demiştim ya, domino taşı gibi her şey birbirine bağlı, bunlar onların sonuçları zaten. İnsanların diğer insanlara ve canlılara zarar verecek şeyin ne ticaretini yapmaları doğru ve sağlıklı, ne de ilaç veya başka anlamda bunların ticaretini reklamını yapmaları sağlıklı ve doğru.

Dolayısıyla bunları yapan insanlar sağlıklı insanlar değil, zaten. Sadece para kazanmaya odaklanmış toplum yetiştiriyoruz. Para kazanma, satın alma, tüketme odaklı yetiştirildiğiniz zaman, insanların duygularını da çok çabuk satın alabiliyorsunuz. Çok kısa vadede tükete biliyorsunuz bazı şeyleri. İşte doğal olmamanın sonuçlarından biri de bu. Onun için insanlarında bu konuda kendi sorumlulukları da var. ‘Almayın, kandırılmayın’ Çünkü; Herkes normal zekaya sahip olduğunu iddia ediyorsa, belli bir eğitim-öğretim en azından lise mezunuysa, az çok hayata dair ve bu tarz şeylere dair fikirleri de olmalıdır.

Bunların hepsinin altında yatanda insanların kendi ruhları bendenleriyle barışık olmamaları işte. Barışık olmamanın nedenleri de  doğal -bilimsel bireyler olmamamıza bağlıdır.  Paulho Coelho’nun Simyacı adında bir kitabi var. Orada roman kahramanına, vahada bir yerin çayı çok güzel demişler, çok övmüşler-orada çay içmeden dönme demişler. Bizim roman kahramanımız, günlerce gecelerce orayı bulmak için uğraşmış, oraları kat etmiş ,buraları kat etmiş. Çok dik yamaçlardan-yokuşlardan çıkmış. Uzun mücadeleler sonunda o çok övülen çay içme yerine gitmiş. İçmiş çayını, ondan sonra hakikaten çok güzel ve farklı gelmiş. Sahibine demiş ki; “Bunu bu kadar güzel ve farklı kılan nedir? Yani, sizin çayınızın bizim bildiğimiz çaylardan ne farkı var, ne yapıyorsunuz da bu kadar güzel ve özel oluyor? Herkes buraya gelmek için bir sürü zahmetler çekiyor” deyince, çayı yapan bilge kişi de demiş ki; “Bu çayın sizin evlerinizde içtiğiniz veya dünyada bulunan çaylardan hiçbir farkı yok.  Sizin buna ulaşmak için gösterdiğiniz çaba,  emek ,verdiğiniz anlam onun tadını güzelleştiriyor ve farklı kılıyor” demiş. Ben de hayata biraz öyle bakarım. Kolay ulaşılan şeyler kolay tüketilir ve ucuz olur. Bir şey’in insanların için değerli olmasına da o iş için verdikleri çaba, zahmet ve emek süzgeci neden oluyor.

“Boşuna oyalanmak yerine kitap okuyun. Matbaa kokusunu hissederek kitabınızı okuyun.”

Böyle giderse insanlar gelecek yüzyılda ne tür sorunlarla karşılaşacak?

Ben açıkçası Dünya’nın 50 yıl sonra ki halini tasavvur edemiyorum. Sen edebiliyor musun? Yani 50yıl sonra ne olur belki o kadar uzağa bile gitmemek gerek. Şimdi bir küresel kuraklık tehditi var, biliyorsunuz. Sebze, meyve ve ya insanları besleyici kaynakların tükeneceği iddiası var,  yeşil giderek dünya çapında yok olduğu için iklim değişikliklerine de bağlı insan yaşam koşullarının azalacağı var, savaşlar var, dünya nüfusunun hızla artması var, en büyük şey susuzluk tehditi küresel olarak baktığınız da bunların sonucunda, su olmadığı zaman salgın hastalıklar artma olasılığı çok yüksek vs.  Dünya’nın özellikle küresel iklim değişikliği ve susuzluk anlamında biz insanların da, buna önlem almak yerine hızla katkıda bulunmasını da gördüğüm de çok umutlu şeyler görmüyorum. 

Genel anlamda bilim insanlarının bu Dünya’nın gidişatına besine ,suya bir takım şeylerin bu kadar hoyrat tüketilmemesine falan bir çözüm bulmaları gerekiyor. Atıyorum, hidrojen ve oksijen moleküllerinden su bulmaları gerekiyor. Çünkü; mevcut şeyler tükeniyor yani çok hızla tükeniyor yok oluyor bunu kendi yaşamlarınız da sanırım görüyorsunuzdur. Bilim insanlarının ya bunları muhafaza etmesi gerekiyor ya da siyasi aktörlerin bir şeyler yapması gerekiyor ya da bunların yerini alabilecek başka şeylerin keşfedilmesi gerekiyor. Yani, bunlar yapılmadığın da internetin önümüzdeki dönemde insanlara vereceği zararları konuşmanın çok bir anlamı yok.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

BLOCKCHAİN’İN AÇIĞI ÇIKTI

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.

%d blogcu bunu beğendi: